24 Şubat 2015 Salı

CHP’yi önermişim! - Murat Belge

Taraf’ta yayımlanan mülâkattan sonra, önümüzdeki seçimde CHP’yi desteklemek gerektiğini söylediğime dair kalabalık bir cephe oluşmuş. Engin Ardıç da bunu yazıp duruyor. Onun ne yazdığı da ciddiye alınmayı gerektirir bir şey değil, ama anlaşılan, bu söylenti oldukça yaygın.
Mülâkatta, CHP’yi eleştiren (önemli olduğunu düşündüğüm) birçok söz var. “CHP’nin, AKP’ye muhalefet etmek dışında bir vizyonu yok” diyorum. “Eleştirenlerin (yani Kılıçdaroğlu’nun değişme çabalarını) savunduğu yapıyla CHP’nin bugün olduğundan iki santim daha fazla boy atmasının imkânı yok” diyorum. “Kemalist solculuk yok olmaya yüz tutmuş bir ideoloji.”
Türkiye’de gerçek anlamda sol bir örgütlenme olmamasının baş sorumlusunun CHP olduğunu söylüyorum… Ayrıca bunlar ve daha birçokları yeni söylediğim şeyler değil, ne zamandır söylüyorum.

19 Şubat 2015 Perşembe

21 Ocak günü gazetelerin manşetleri

bildiğiniz gibi dört eski bakan hakkında yücedivan oylaması yapıldı ve bakanlar yücedivana gitmediler. bu olay ogünkü gazetelere nasıl yanısıdı. gazetelerin manşetleri aşağıda.

18 Şubat 2015 Çarşamba

Medeniyet olayı patladı, fena yenildiniz, hoca - Ümit Kıvanç

Önce manzarayı oluşturan olgular:
• Halihazırda bu ülkede iktidarı ele geçirmiş kadro, girdiği kirli yoldan dönmesine elverecek fırsatları kaçırdı. Zaten istemedi, niyeti yoktu, falan, bunlar önemli değil artık. Eşik geçildi.
• Bu iktidara en azından son dört-beş yılda elebaşılık etmiş insanlar herhangi bir iktidar değişiminde mutlaka yargılanacak. Çünkü büyük suçlar işlediler ve öyle görünüyor ki, daha da işleyecekler.
• Bugünkü muktedirlerin yargılanması için öyle devrim niteliğindeki dönüşümler de gerekmeyecek. Baskısı sömürüsü hilesi olağan standartlarda bir merkez sağ iktidar bile bugünün pisliğini temizlemeden iş göremeyecek.
• Recep Tayyip Erdoğan'ın ustalıkla, kendine yakın herkesi, suç ortağı kılarak soktuğu yörünge, sabit bir yörünge değil. Çekimine kapılıp etrafında döndüğü o şey, mutlak iktidar mıdır, hırsın özü müdür, artık her neyse ona her turda giderek yaklaşan, sonu kaçınılmaz çarpışmaya, infilaka götüren bir yörünge.
• Erdoğan, böyle bir yörünge üzerinde seyahatin ancak mutlak bir gerilim ve düşmanlık, dolayısıyla bir tür savaş ortamında sürdürülebileceğini ve mutlak bir sonu olduğunu iyi kavramış, bunun gereklerini çok iyi bilen bir lider.

2 Şubat 2015 Pazartesi

'Yaşadığımız kabzımallık, diplomaları kâğıttan değersiz, vakıf üniversitelerinin yüzde 70'i kapatılmalı!'

Üniversiteye kapağı at, gerisi kolay!” 
Lisede bel bağlanan bu cümle, artık sadece üniversiteye girdikten sonra değil, girilen üniversitelerden mezun olduktan sonra da hayatta bir karşılık bulamıyor. Sebep, sadece istihdam alanlarının nüfusa oranla yetersizliğinden değil, alınan eğitimin içeriğinin çoğu zaman gerçek bir diplomaya denk gelmemesinden de kaynaklanıyor.   
Yaklaşık 2 milyon kişinin bir üniversiteye girmek için başvurduğu ÖSYS, 2014’te öğrencilerden 600 binini devlet üniversitelerine yerleştirirken, yaklaşık 100 bin kişiyi vakıf üniversitelerine gönderdi. 
Bu vakıf üniversitelerinden birinde akademisyenlik yapan Aslı Vatansever ve Meral Gezici Yalçın’a göre ikinci grubun  vakıf üniversitelerinden aldığı çoğu diploma, “üstüne basıldığı kâğıttan daha değerli değil.” Gezici Yalçın ve Vatansever’in konu hakkındaki tespitlerinin kıymeti, sadece kendi mesaileri değil, diğer vakıf üniversitelerinde çalışan 28 akademisyenle yaptıkları görüşmelerden de geliyor.