19 Mayıs 2017 Cuma

Hayalimdeki Çizgiler - 264


Hayalimdeki Çizgiler

Karakalem ile yaptığım çizim çalışmalarım, bu çizimler genellikle A4 boyutunda kağıtlara, silgi kullanmadan, kurşun kalem ile yapılmıştır.
Çizimler herhangi bir objeye bakılarak çizilmediği gibi herhangi bir objeye de benzetmek gayesi de yoktur.
Çizimler doğaçlama bir şekilde yapıldığından dolayı sadece iki boyutludurlar ve 'kendiliğinden' bir şekilde çizilmişlerdir.
Tufan

Çizimlerin nasıl yapıldığı ile ilgili bir video izlemek için Tıklayınız

Video Çizim Çalışmamı izlemek için tıklayınız

Daha fazlası için tıklayınız



18 Mayıs 2017 Perşembe

Hayalimdeki Çizgiler - 263

Hayalimdeki Çizgiler

Karakalem ile yaptığım çizim çalışmalarım, bu çizimler genellikle A4 boyutunda kağıtlara, silgi kullanmadan, kurşun kalem ile yapılmıştır.
Çizimler herhangi bir objeye bakılarak çizilmediği gibi herhangi bir objeye de benzetmek gayesi de yoktur.
Çizimler doğaçlama bir şekilde yapıldığından dolayı sadece iki boyutludurlar ve 'kendiliğinden' bir şekilde çizilmişlerdir.
Tufan

Çizimlerin nasıl yapıldığı ile ilgili bir video izlemek için Tıklayınız

Video Çizim Çalışmamı izlemek için tıklayınız

Daha fazlası için tıklayınız


13 Kasım 2015 Cuma

27 Ekim 2015 Salı

Çekilmemiş Filimden Replikler;

Çekilmemiş Filimden Replikler;
"Babasının yaşına gelinceye kadar herkes, kendisini babasından akıllı
sanır."

[category Sinema]
[tags Replik, Sinema, Çekilmemiş Filimden Replikler, Deyişler, ]

24 Ekim 2015 Cumartesi

Çizimler 60

Karakalem ile yaptığım çizim çalışmalarım, bu çizimler genellikle A4 boyutunda kağıtlara, kurşun kalem ile çizilerek yapılmıştır.
Çizimler herhangi bir objeye bakılarak çizilmediği gibi herhangi bir objeye de benzetmek gayesi de yoktur.
Çizimler doğaçlama bir şekilde yapıldığından dolayı sadece iki boyutludurlar ve 'kendiliğinden' bir şekilde çizilmişlerdir.
Tufan

Daha fazlası için tıklayınız

[category Karakalem]
[tags Çizim, çizgiler, resim, karakalem, obje, karalama,Desen]
[delay +1 hour]

23 Ekim 2015 Cuma

Çekilmemiş Filimden Replikler

"Uçağın burnu aşağıya doğruysa bunun iki nedeni vardır; ya iniyorsun, ya
düşüyorsun!."

19 Eylül 2015 Cumartesi

22 Haziran 2015 Pazartesi

Bir mekân okuması olarak 'Yeni Türkiye'nin 'Ak Saray'ı - Yahya Düzenli


Ak Saray'ın asıl tartışılması gereken yönü; maliyeti, büyüklüğü veya kaç odalı olduğu değil, tarihsel mimari köklerinden beslenen yeni dallar halinde dünü bugüne taşıyan, bugünü yarına bağlayan bir mimari vasfının olmamasıdır.

Tartışmaların sıkça bağlamından koptuğu, kopunca da neyin niçin tartışıldığının anlaşılmadığı tuhaf bir siyasi gündemimiz var. Yağmurun yağışında bile siyasi sebep arayan siyasetçiler ve medya yorumcularının mebzul miktarda bulunduğu Türkiye gibi bir ülkede neyi tartışırsanız tartışın, tartışılan şeyden uzaklaşıyor, sonuçta anlamsız bir finalle neyi niçin tartıştığınızın hesabını veremiyorsunuz. Belki de bütün bu tartışmalar, tartışılan konuları anlamsızlaştırmak içindir, kim bilir?
Böyle bir genellemeyi niçin yaptık?
Son haftaların en popüler konusu haline gelen Ak Saray, nam-ı diğer Cumhurbaşkanlığı Sarayı tartışmalarına baktığımızda, körün fil tarifine benzer bir tartışma zemini görüyoruz. Kim hangi yanıyla ele alıyorsa, peşin hükmüne uygun bir sonuca varıyor.
Önceleri, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) adına izafeten, "Ak Saray", bugünlerde ise "Cumhurbaşkanlığı Sarayı" olarak adlandırılan yapının, resmi söylemlere Cumhurbaşkanlığı, siyasi söylemlere ise Ak Saray şeklinde yerleşeceği anlaşılıyor.
Halen üzerinde yoğun spekülasyonların sürdüğü Saray'ın gerekli olup olmadığından maliyetine, inşa edildiği Atatürk Orman Çiftliği arazisinin statüsünden mimarisine kadar birçok yorum yapıldı, yapılıyor. İsminden yola çıkılarak yorumlar daha da çeşitlendirilip çeşnilendirilerek ABD'nin Beyaz Saray'ı, Timur'un Semerkant'taki Ak Saray'ı ile ilişkilendiriliyor.
İşin bu tarafı, adeta bir toz bulutu yoğunlaşması gibi önümüzü görmemizi engelleyeceğinden, daha anlaşılır kılınmasına yardımcı olmak için konuyu tarihi bağlamda ele almayı daha yararlı görüyoruz. Asıl değinilmesi gereken husus da budur.
Osmanlı İmparatorluğu'nun ihtişam devri olan 15. yüzyılda (1478) Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan Topkapı ve 19. yüzyılda (1856) Sultan Abdülmecit tarafından yaptırılan Dolmabahçe Sarayları üzerinden bir okumanın uygun olacağını düşünüyoruz. Semboller üzerinden bir okumanın, bazı zihniyet kodlarını ele vereceğini biliyoruz.
Çünkü Topkapı, şahsiyet ve yükselme devrinin; Dolmabahçe ise çözülme ve yabancılaşma devrinin ürünü olup dönemlerinin devlet idaresi konseptlerinin mekana yansıması olarak inşa edilmiştir.
Necip Fazıl Kısakürek'in "içine kapanık, sağır, derinliğine manalı ve en asîl vakar çizgileriyle mühürlü şahsiyet âbidesi" dediği Topkapı Sarayı'na mukabil Dolmabahçe Sarayı; "inhitat tarihimizin İstanbul ve şehir kadrosunda en parlak tezahürüdür. Kışır üstü Avrupalılaşma fekaletinin ilk eseri…" olarak halen fiziki varlığıyla İstanbul'un antik eşya stoğunda bulunuyor.
Peki, 21. yüzyılın Türkiye'sinde 2023 hedeflerinden bahseden Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) Yeni Türkiye'sinin ilk ve en önemli sembollerinden olan Ak Saray neyi temsil etmekte, hangi mesajı vermektedir? Veya gerçekten bu mekân üzerinden bir mesaj verilmek istenmekte midir? Kimi ağızlarca buranın devletin prestijini, itibarını artırıcı bir mekân olarak yapıldığının söylenmesi, hâlâ "Dolmabahçe dönemi" kompleksleri ile malûl bir bilinçaltının kendisini "eklektik bir kamu binası" ile ortaya koyma çabası mıdır?
Öyle anlaşılıyor ki, uzun süredir düşük yoğunluklu olarak zaman zaman gündeme gelen başkanlık sistemi tartışmaları önümüzdeki dönemde de sürecek; Ak Saray'ın, "Yeni Türkiye'nin Başkanlık Sarayı" olarak hazırlandığı söylenecektir.
Ancak, şehir ve mimaride dudak tiryakiliğini aşamamış Osmanlı ve Selçuklu söylemlerini sık sık müşahede ettiğimiz iktidarın, ne yazık ki mimaride tarihsel sürekliliği devam ettirici bir üslûba, muhtevaya ve bakış açısına sahip olmadığı anlaşılıyor. Eğer olsaydı, 12 yıllık tek parti iktidarının imkân ve fırsatları, TOKİ (Toplu Konut İdaresi Başkanlığı) eliyle heder edilmez ve Türkiye, yeni yüzyılda şehir ve mimaride örnek bir model ortaya koyabilirdi.
Bu konuda samimi ve şuurlu bir niyetin olmadığının bir diğer karinesi, rahmetli muhakkik mimar Turgut Cansever'in ortaya koyduğu mimari eserler, yapılar ve kitapların maalesef göz ardı edilmiş, bu büyük hazineden yararlanılmamış olmasıdır.
Söylemlerinde -vurgulu biçiminde- sürekli tarih ve coğrafyanın yüklediği sorumluluklara gönderme yapan, tarihi mimariden söz eden iktidarın, mimari tasarım olarak Ak Saray konusunda tarihi sürekliğini ima eden bir çizgi izlediği söylenebilir mi? Hayır! Çünkü iktidarın ne bu yönde bir hazırlığı, ne de kendi tarihi şehir birikiminin genetiği üzerinde kafa yoran kadroları var.
Biraz geriye gidelim…
...
devamı için tıklayınız








26 Mart 2015 Perşembe

CHP'li Cihaner, 'Camide içki içtiler' iddiası için suç duyurusunda bulundu

CHP'li Cihaner, 'Camide içki içtiler' iddiası için suç duyurusunda bulundu


Gezi Parkı eylemleri sırasında Kabataş'ta, bir AKP'li belediye başkanının türbanlı gelininin tartaklandığına ilişkin haberden sonra, Dolmabahçe'deki Bezm-İ Alem Valide Sultan Camisi'nde içki içildiği yönündeki da iddia da yargıya taşındı.

CHP Denizli Millevekili İlhan Cihaner, tanık anlatımları ve haber ajanslarının görüntülerine göre camide içki içilmediğini, protestocular camiden ayrıldıktan sonra bir bira kutusunun camiye getirilip konulduğunu ve birden çok yerde içildiği izlenimi yaratmak için  kutunun yerinin değiştirildiğini ifade ederek, şüpheliler hakkında "halkın kin ve düşmanlığa tahrik" suçundan dava açılması için suç duyurusunda bulundu.

(Camiye sığınan Gezi Parkı eylemcisinin elindeki kutunun bira olduğu iddia edilmiş ancak, yapılan incelemede kola olduğu ortaya çıkmıştı)

CHP Denizli Milletvekili İlhan Cihaner tarafından bugün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunulan dilekçede, Gezi Parkı gösterileri sırasında bir grup eylemcinin polisten kaçarak Dolmabahçe'deki Bezm-i Âlem Valide Sultan Camisi'ne sığındığı, 3 Haziran 2013'te Anadolu Ajansı ve Cihan Haber Ajansı'nın, abonelerine, "Cami'de içki içtiler" başlığıyla haber, fotoğraf ve görüntü geçtiği ifade edildi. "Fotoğraf ve video görüntüsüyle desteklenen bu haber, kamuoyunda büyük bir infial yaratmıştır" denilen dilekçede, şöyle devam edildi:

ÇORUM, MARAŞ, SİVAS...

"Bu haber sonrasında protestocuların dine, dini değerlere, ibadethanelere saygılı olmadığı gibi bir tartışma başlatılmıştır. Başta dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere hükümet üyeleri ile hükümete destek veren medya organları bu iddiaları gerçekmiş gibi aylarca gündemde tutmuşlardır. Eylemleri savunan ve destek verenler ile eylemi eleştirenler, 'din karşıtlığı' ve 'dindarlık' kavramları üzerinden karşı karşıya getirilmeye çalışılmıştır. Özellikle dini değerler üzerinden, halkın bir kesiminin diğer kesime karşı, kamu düzeni için tehlikeli olabilecek şekilde düşmanlığa ve kin beslemeye açıkça tahrik edilmesinin sonuçları, yakın tarihimizde Çorum, Maraş ve Sivas'ta çok acı bir şekilde görülmüştür. Nitekim 57 yurttaşın hayatını kaybettiği, 200'ün üstünde yaralı; 300'e yakın ev ve işyerinin tahrip edilerek yakılması; binlerce ailenin göçüyle tarihin en karanlık sayfaları arasında yerini alan Çorum katliamı Alaaddin Camii'ne bomba atıldığına dair gerçek dışı bir haber üzerine başlamıştır."

BİRA KUTUSU ORDAN ORAYA DOLAŞTIRILMIŞ

Bezm-i Alem Valide Sultan Camii Müezzini Fuat Yıldırım'ın camide içki içildiğini görmediği, protestocuların içki içmedikleri yönündeki beyanı ve Zaman Gazetesi İstihbarat Şefi İbrahim Doğan'ın bira kutusunun eylemcilerin camiyi boşaltmasından sonra konduğu yönündeki twitleri de delil olarak gösterildi. Elinde bira kutusu olmakla suçlanan Emre Öztürk'ün kola kutusu taşıdığı yönündeki beyanına işaret edildi. Bira kutusunun hem camideki halı üzerinde, hem de ayakkabılıkta görüntülendiği ifade edilerek, "Boş bira kutusunun markası, rengi ve ezilme biçimi aynıdır. Çünkü her iki yerde çekilen boş bira kutusu aynı boş bira kutusudur. Bir bira kutusu, Cami'nin değişik yerlerine götürülmüş, buralarda fotoğrafı ve videosu çekilmiş ve birden fazla bira kutusu olduğu izlenimi yaratılmıştır" denildi,

ÖNCE YOK SONRA VAR

AA'nın  servis ettiği 13 fotoğraf arasında hiçbir yerde boş bira kutusunun olmadığı vurgulandı. Dilekçede, görüntü çelişkileri şöyle sıralandı:

"* Protestocuların camiye sığındıkları gece ve sonrasında Doğan Haber Ajansı (DHA), Cihan Haber Ajansı (CHA), İhlas Haber Ajansı (İHA) ve Anadolu Ajansı (AA) tarafından toplam beş adet video çekimi yapılmıştır. AA ilk görüntüyü gece, ikinci görüntüyü ise gündüz çekmiştir.

devamını okumak için tıklayınız