23 Mart 2015 Pazartesi

AK Parti-HDP rekabeti, Çözüm Süreci'nin önüne geçebilir - E. Fuat Keyman

21 Mart 2015: Diyarbakır, tarihi bir gün yaşıyor.

Newroz, bir buçuk milyon civarında insanın katılımıyla kutlanıyor. Sadece Kürtler değil, farklı kimliklerden insanlar, baharın gelişini, barış ve özgürlüğün gelişi umuduyla kutluyorlar. Diyarbakır'a, Bağlar Meydanı'nı doldurmuş insanlara bakıyorum. Yüzler gülüyor, geleceğe umutla bakılıyor. Diyarbakır'da Newroz, bir şenlik havasında, farklı kimliklerin, hep birlikte, diyalog içinde, barış ve birlikte yaşama için sloganlarıyla, talepleriyle, danslarıyla, türküleriyle kutlanıyor.

Hepimiz merak içindeyiz: PKK'nın cezaevindeki lideri Abdullah Öcalan'ın mesajının okunmasını bekliyoruz. Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, "Öcalan, Newroz'da okunacak, demokratik cumhuriyetin inşası için perspektif içeren tarihi mektup hazırlıyor." açıklamasını yapmıştı.

Acaba, Öcalan'ın mektubu, gerçekten, tarihi nitelikte olacak mı? Türkiye'de silah ve çatışma döneminin artık bittiği ve müzakere temelli siyaset döneminin başladığını duyabilecek miyiz? Ülkemizde çatışma ve silah dönemi tümüyle, geri dönülemez olarak bitti mi? Bağlar Meydanı'nı dolduranlar, bu mesajı duymak istiyor. Onlardan biri olarak ben de böyle bir mesajı, net ve güçlü irade içeren bir tonda duymak istiyorum. Diyarbakır'a Newroz'dan bir gün önce geldim. Konuştuğum insanların tümüne yakını da bu mesajı, güçlü ve net ifadelerle duymak istediklerini ifade ettiler.

Niye umutlu olabiliriz?

Bu bağlamda üç önemli gelişmenin altını çizmeliyiz:

1) Çözüm Süreci, 28 Şubat 2015 Dolmabahçe Ortak Açıklaması ile geleceği dönük umutların arttığı bir döneme girmişti. Bu açıklama ile 'çatışma ve silah döneminin bittiği' vurgulanmıştı. Dolmabahçe Açıklaması, 7 maddesinde herkes için demokrasi talebinin geçtiği, üzerinde müzakere edilecek 10 maddeyi içeriyor ve silah yerine demokratik siyaset dönemine geri dönüşü olmayacak biçimde geçildiğini söylüyordu.

2) Kandil'in duruşu: Çözüm Süreci'nde, Kürt aktörler içinde, Kandil'den en sert eleştirel duruşu sergileyen KCK Eş Başkanı Cemil Bayık ile Cumhuriyet'ten Ahmet Şık ve Taraf'tan Amberin Zaman söyleşi yaptı. Bu söyleşilerde Kandil yine sertti. Bayık yine Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) eleştirisini sert bir dille ortaya koyuyordu. Fakat Bayık'ın her iki söyleşide de net olarak vurguladığı iki nokta çok önemli: "Türkiye'de savaşmamızı gerektiren koşullar kalmadı." ve "Türkiye'deki mücadelemizi siyaset üzerinden yürüteceğiz." Bu noktalar, PKK için Türkiye içinde çatışma ve silah döneminin bittiğini ortaya koyarken, aynı zamanda HDP'nin neden 7 Haziran 2015 genel seçimlerine parti olarak girdiğini de açıklıyor.
...
devamını okumak için tıklayınız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder