13 Nisan 2012 Cuma

Roni Margulies, 11 Nisan 2012, taraf Gazetesi.

Önce şaşırır.

Anayasa referandumu sırasında “Hayır” oyu çıkması için çabalayan bir kesim solcunun, yani Evren’in yargılanmasını engelleyen Geçici 15. Madde’nin kaldırılmasına karşı çıkanların şimdi mahkeme salonu önünde gösteri yapmasını biraz garip bulur.

“Bu hükümet Evren’i ve 12 Eylül’ü yargılamayacak, hiç niyeti yok, referandum bir kandırmaca, zaten zamanaşımı nedeniyle yargılanamaz” diyenlerin, şimdi “Pardon, yanılmışız, halt etmişiz” demeye gerek bile duymadan davaya müdahil olmasını biraz garip bulur.

Sonra bu müdahillerin, örneğin eski Dev-Yol lideri, şimdiki ÖDP’nin ruhu olan Oğuzhan Müftüoğlu’nun bu garip durumu nasıl izah ettiğini okuyunca hepten şaşkınlığa kapılır.

“Referandum’da Geçici 15. Madde’nin oylanmadığını, niyetin başka bir şey olduğunu artık bu ülkede yaşayan aklı başında olan herkes biliyor.. Benim müdahil olmama gelince, biz orada yaşanan tiyatroyu bozmak için mahkemedeydik” demiş Müftüoğlu.

Allah Allah! Madem tiyatro, niye katılıyorsun? Katılarak nasıl bozmuş oluyorsun tiyatroyu?

“Davanın açıldığı günden bu yana bu davanın 12 Eylül darbesi ile hesaplaşamayacağını açıkça söyledik.. 12 Eylül cuntasının aslen emekçilere, devrimcilere ve tüm halka karşı yapıldığını görmeniz gerekir. Eğer süreci böyle algılarsanız yargılamayı ve hesaplaşmayı 12 Eylül zihniyetinin ürünü olan AKP’nin değil, yeni devrimci bir kurucu iradenin yapabileceğini anlarsınız” demiş Müftüoğlu.

Allah Allah! Yeni bir devrimci kurucu irade oluşmak üzere de bizim haberimiz mi olmadı? Yok, hemen haftaya oluşmayacaksa bu yeni devrimci irade, onu beklerken neler yapmamızı önerir acaba Müftüoğlu?

Kenan Evren’i yargılamayalım, çünkü yeni devrimci iradeyi bekliyoruz, o yargılayacak.

Ergenekoncuları, JİTEMcileri, faili meçhul cinayetler işleyen katilleri, Hrant’ın katillerini yargılamayalım, çünkü yeni devrimci iradeyi bekliyoruz, o yargılayacak. Hatta Veli Küçük’ü, Şener Eruygur’u, Çetin Doğan’ı derhal salıverelim, yeni devrimci irade oluşmadan önce tutuklandıkları için özür dileyelim. Zavallı Küçük beş yıldır haksız yere hapis yatıyor.

Yeni devrimci irade oluşmadan Kürt sorununda barış filan da olmaz. Barış talebinden vazgeçelim, devrimci iradeyi bekleyelim, barışı o getirir.

Emekçilerin yaşam ve çalışma koşullarında herhangi bir iyileşme, sendikal haklarında herhangi bir gelişme talep etmek de anlamsızdır. Bırakalım böyle talepleri, bu talepler için mücadele etmeyi. Devrimci irade ortaya çıktığında bu meseleler de çözülür. Bekleriz.

Anlaşılan, insan “keskin sosyalist” olunca ufak tefek işlerle ilgilenmez, sadece devrim için mücadele eder. Ama herkesin ilgilendiği, somut, güncel işlerle ilgilenmeden devrim için mücadele etmek ne demektir, ne anlama gelir, bunu anlamak zor.

Bir de şöyle demiş Müftüoğlu:

“12 Eylül darbesinin gerçek başarısı burada yatıyor. Başlayan ve biten bir süreç değil, yukarıdan aşağıya toplumun her gözesine nüfus eden bir süreç oldu. Toplumu felç etti. Bu yüzden 12 Eylül Türkiye halklarına karşı işlenen bir suçtur. Vatana ihanettir ve onunla yargılanmalılar.”

Allah Allah! Yine şaşıracaktır “normal” insan.

Düşünecektir, “Karl Marx değil miydi ‘İşçi sınıfının vatanı yoktur’ diyen?”

Merak edecektir: “Sosyalist olduğunu iddia eden bir adam ‘vatana ihanet’ kavramını nasıl kullanabilir? Sosyalistlerin bu tür kavramlara yabancı olması gerekmez mi? Acaba bu Müftüoğlu sosyalizmden ziyade milliyetçiliğe, Kemalizm’e yakın olmasın? Generallerin yargılanmasından bu nedenle mi rahatsız oluyor acaba?”



Roni Margulies, 11 Nisan 2012, taraf Gazetesi.

ronmargulies@btinternet.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder